19 Mayıs 2008 Pazartesi

Bir Düşüşün Anatomisi

1.000 km kutlamamda bahsettiğim 16 Mayıs düşüşümün ayrıntılarına girersek... Baştan düştüm diyorum, heyecanı kaçsın hikayenin :)

Bir önceki gece kafamı bulandıran olaylar (ayrıntıya gerek yok), Akatlar'daki dergimden çıkıp Boğaziçi Üniversitesi'ne yol aldığım sırada hala aklımdaydı. Her zamanki gibi kaskım başımda, montum üzerimde, eldivenlarim ellerimdeydi. O an için tek eksik olan dizliklerim ise dayımın yeni aldığı, aldığı gibi Silivri'ye kadar kullandığı yeni motoruyla beraberdi. Etiler'de her zamanki 30-40 km/s hızındaki sürüşüm yerine 50km/sa civarındazla ilerliyordum. Nispetiye Caddesi'nde öğle saatleri için çok az olan trafik de içimdeki sürat canavarını ufaktan dürtmüştü.

Şu ana dek üç hatam yeterince ık olmalı: Dikkatsizlik, eksik koruma, fazladan hız.

Caddenin sonuna gelirken, Boğaziçi Uçaksavar Yurdu'nun önünde hafif yokuş aşağı eğimli yolda, şeridin sağ kısmından saatte 30-35 km civarında bir hızla ilerliyordum. Tam döner kavşağa girecekken, önümdeki araç sağa dönüş yaptı... Olanlar o zaman oldu....

Aracın dönüşü sinyalsizdi, tabii güzel şehrimiz İstanbul için sıradışı bir olay değil. Yaklaşık 1.5 saniyelik mesafeden takip eden bense o anda gözümü gösterge paneline çevirmiş, bir yandan motor freniyle yavaşlamak için vites göstergesine bakıyor, bir yandan da önceki akşamı düşünüyordum. Gözlerimi yoldan ayırdığım sürenin yarım saniye olduğunu tahmin ediyorum. Bu yarım saniye de 1,5 saniyelik takip mesafemden düştüğünde, geriye fren yapmak için 1 saniye sürem kaldı.

Motosikletlerin fren sistemi çok ilginç bir yapıya sahip. ABS'si olmayan bir motorda (ki benim CuBuF'um da böyle bir motor), fren yaptığınızda ön tekerin kilitlenmesini engelleyecek tek şey sizsiniz. Eğer arka tekeri kilitlerseniz arka kayar, düşme riskiniz olur. Eğer ön tekeri kilitlerseniz çok yüksek olasılıkla düşersiniz, çünkü motosikleti dengede tutan şey ön tekerdir.

1 saniye içinde aklımdan geçenleri yazmak uzun sürmüyor, sadece "Asktr" kelimemsisi yeterli. 30 km hızla giderseniz saniyede yaklaşık 10 metre yol alırsınız. Eğer iki frene birden basar ve önü kilitlerseniz bu 10 m'nin sadece 5'inde durabilirsiniz, ancak bu duruş sırasında motor altta siz üstte değil, motor üstte siz altta olursunuz. Ön freni kilitlediğimde gidon sol-sağ-sol biçimde sarsıldı, sol dönüşün sonunda kilitlendi. Bu sırada motor altımdan sağa kaydı ve beni nazik bir biçimde geldiğim ve geri döneceğim toprakla yüz yüze bıraktı.

Yerdeki ilk saniyem görece eğlenceliydi. İnsan sürekli yerden 1,5-2 metre arası bir yükseklikten dünyaya bakıyor. Yere 10cm yüksekten bakınca her şey çok daha farklı görünüyor. Tabii aniden acıyan sol diz, sol bilek ve sağ bacağınızı saymazsak. Etraftan koşan insanlar hemen yolun ortasında duran motorumu kaldırmaya çalıştılar, ancak 150 kiloluk bir motoru sağdan soldan tutup kaldırmanın kolay olmadığı gerçeğiyle yüzleştiler. O sırada kaskımı çıkarttım, eldivenlerimi kaldırıma fırlattım, çantamı ve montumu kaskın yanına koydum, CuBuF'umu kaldırıp kenara çektim. Yanıma yanaşan yaşlı bir amca bir şişe su söyledi bana, garson hemen getirdi.

Yaklaşık beş dakika yol kenarındaki pastanede oturduktan sonra kalkmaya karar verdim. Suyu ödedim, tekrar tüm korumaları giydim, okula doğru yola koyuldum.


Özet: Düşmez kalkmaz kişiler arasında motorcular yer almamakta.

1 yorum:

muratgergerli dedi ki...

Bilgiler için teşekkürler kardeşim..

Başarılar..
2teker dostun..